BLOG
Vergi Bilmecesi
Orta Vadeli Program (OVP) açıklandı ve 05/12/2017 tarihinde yayınlanan 7061 sayılı kanunla motorlu taşıtlar vergisi, kurumlar vergisi ve gelir vergisinde önemli değişiklikler yapıldı.
197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV) Kanununun 5/2 maddesine göre, (I) sayılı tarifede yer alan otomobil, kaptıkaçtı, arazi taşıtları ve benzerlerine ait vergi tutarlarının Türkiye Sigorta ve Reasürans Birliği tarafından her yılın Ocak ayında ilan edilen kasko sigortası değerlerinin %6’sını aşması halinde, aynı yaş grubunda bulunan taşıtlara ait vergi tutarlarını, bir alt kademedeki taşıtlara isabet eden vergi tutarı olarak belirlemeye, bu oranı %4’e kadar indirmeye ve kanuni oranına kadar artırmaya Bakanlar Kurulu yetkili.
OVP’de MTV bakımından %40’lık bir artış öngörülmüş ise de, 7061 sayılı kanunla bu oran daha aşağıya çekilmiş görünüyor.
İdarenin tek yanlı olarak matrah ve oran belirlemesine imkan sağlayan torba hükümler hukuki güvenlik ilkesini açıkça zedeliyor.
Günışığında yönetim (government in the sunshine act) olarak nitelenen yönetimde demokrasi, şeffaflık ve açıklık ilkesi gereğince yüksek artış kararının neden alındığının, buna niçin ihtiyaç duyulduğunun ve bunun altında yatan sosyal ve ekonomik sebeplerin neler olduğunun kamuoyu tarafından bilinmesi gerekiyor.
Vergi sistemimizin asıl yükünü ücretliler çekiyor. Kesinti yoluyla ödenen gelir vergisi, toplam vergi gelirlerinin yaklaşık %90’ı seviyesinde. Yıllık beyannameyle ödenen gelir vergisi ise toplam vergi gelirlerinin %1’i kadar.
Toplumda %27 oranının dahi yüksek olduğu kabul görmüş ve ücretliler yönünden %35’lik eski oran daha önce Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş iken, vergi adaletsizliğini ve eşitsizliğini körüklemeye matuf düzenlemelerden kaçınılması gerekiyor.
Kurumlar vergisi oranının %22’ye yükseltilmesi de böyle bir dönemde anlaşılır değil.
Bütçe açığı ve işsizlik nedeni ile yerli ve yabancı tüm yatırımların teşvik edildiği bir dönemde bu durum, verginin belirliliği ilkesini temel alan bir vergilendirme anlayışı ile bağdaştırılamaz.
Mükellefin vergiden soğumasına ve hatta vergi kaçırmasına zemin hazırlamaya elverişli bu yöndeki düzenlemeler, idarenin vergi toplamak için daha fazla maliyete katlanmasına neden olacaktır.
Vergilendirmede belirlilik, hukuki güvenlik ilkesinin vazgeçilmez bir gereği.
Verginin miktar ve oranlarının hem idare hem de vatandaşlar yönünden belli ve kesin olması şart. Böylece, idarede istikrar ve vatandaş nezdinde hukuki güvenlik tesis edilmiş oluyor.
Yüksek vergi oranları, her zaman yüksek vergi geliri getirmiyor. Aksine marjinal vergi oranlarının düşürülmesi halinde daha yüksek vergi geliri sağlanması mümkün.
Vergi oranlarının belli bir seviyeden sonra beklenildiği gibi bir gelir artışı sağlamayacağı bir gerçek. Verginin tarafsızlığı gereği, vergi oranları makul seviyede olmalı.
Vergi oranlarının yükselmesi, vergi ahlakını doğrudan etkiliyor ve vatandaşın vergi adaletine olan inancını zayıflatıyor. Vergi oranlarına bağlı olarak vergi yükü artan mükellef, ya harcamalarını kısıyor ya da vergiden kaçınmanın yollarını arıyor.
Vergi sistemine sadece devletin gelir-gider dengesinin sağlanmaya çalışıldığı bir bilanço anlayışıyla bakılmamalı. OVP’de vergi ile yapılması düşünülen, ancak etkilerinin yeterince değerlendirilmediği anlaşılan değişikliklerin, orta vadede vergi sistemimizin iktisadi ve mali etkinliğini zayıflatması ve kronikleşen sorunlarımızı arttırıcı etkiler doğurması muhtemel görünüyor.
- Depremin Vergisel Sonuçları-1
- VUK 359'UN ANAHTARI YARGITAY'DA!
- BİNLERCE ESNAFA TEKRAR HAPİS YOLU GÖZÜKTÜ
- VERGİ DAVALARINDA "SİRAYET" MÜMKÜN MÜ?
- COVİD-19 VERGİSEL MÜCBİR SEBEP SAYILABİLİR Mİ?
- Eşitliği Çöpe Atan Vergi: "Değerli Konut Vergisi"
- KARŞILIKSIZ ÇEKTE DİP DALGASI GELİYOR!
- Vergi Barışında Başvuru ve Ödeme Süreleri
- Vergi, Prim ve İmar Affı Neler Getiriyor?
- 7104 Sayılı Kanun Yayımlandı.